Bir Bilim Adamının Romanı Özet
Bir Bilim Adamının Romanı özet... Oğuz Atay... Biyografik roman... Türk romanı... Türk romancıları... Detaylar Butik Kitap'ta...
Bir Bilim Adamının Romanı özet
“Bir Bilim Adamının Romanı“, Oğuz Atay’ın 1975 senesinde yayımladığı romanıdır. Roman, biyografiktir. Oğuz Atay, eserde İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nden hocası olan Prof. Dr. Mustafa İnan’ın hayat hikayesini romanlaştırır. Ayrıca Mustafa İnan’ın şahsında bir devrin idealist neslinin yaşamını yansıtır.
Romanda, Anadolu'dan İstanbul'a gelen ve üniversiteyi okuduktan sonra bilim adamı olan bir gencin yani Mustafa İnan'ın hayatı anlatılmaktadır.
Fakir bir ailenin çocuğu olan Mustafa İnan, dünya çapında tanınan bir bilim adamı olacaktır. Bu süreçte zorluklar yaşar; söz konusu zorluklara karşın ahlakından ve karakterinden ödün vermez
Roman, iki bölümden oluşur. İlk bölümde Mustafa İnan’ın dünyaya gelişinden öğrenim yaşamının sonuna kadarki aşama, ikinci bölümdeyse hocalığından ölümüne kadarki proses anlatılmaktadır.
24 Ağustos 1911 tarihinde Adana’da seyyar posta memuru Hüseyin Avni Bey’in oğlu olarak doğan, çocukluk seneleri Birinci Dünya Savaşı'na ve işgal senelerine karşılık gelen, Anadolu’nun salgın hastalıklar, kazalar, tıbbi olanaksızlıklar ile dolu güç şartlara karşın yaşamda kalan Mustafa İnan, başından sonuna dek çok başarılı bir öğrencilik hayatı yaşar.
“Mustafa İnan ölseydi bilim hayatımızda çok büyük bir boşluk olacaktı.” diyen romancı, eserin 2. bölümünde Mustafa İnan’ın eşi Jale'yle tanışmasıyla evlenmesi, başarılı bilimsel yaşamı, dekanlığı, bilimsel çalışmalar, çalışkanlığı, fedakârlığı vb. taraflarını anlatır.
Bilim, araştırma ve öğrenmeye karşı çok ciddi bir merakı olan Mustafa İnan; dil, edebiyat, felsefe, sanat, tarih ve matematik vb. pek çok alan ile ilgilenmektedir, Yahya Kemal‘in söyleşilerine katılmaktadır. Ülkesiyle milletine de gönülden bağlıdır.
Milletvekilliğiyle bakanlık tekliflerini kabul etmemiştir. Temel görevinin eğitim olduğuna inanmaktadır. Kendisine sunulmuş olan bütün maddi olanakları elinin tersiyle itmiştir. İdealist bir insandır. Para kazanmak gibi bir derdi yoktur. Kendini bilime adamıştır. Ciddi çalışma temposu içerisinde sağlığını çok fazla korumaz. Hastalığının ilerlemesine karşın iyileşmeyi ve öğrencilerine kavuşmayı bekler, fakat 5 Ağustos 1967 tarihinde “lösemi”den ölmüştür.