Sevgili Arsız Ölüm Özet-Latife Tekin
Sevgili Arsız Ölüm özet... Latife Tekin'in postmodern romanı... Etkileyici bir roman... İronik dil... Gerçeküstü imgeler... Detaylar Butik Kitap'ta...
Sevgili Arsız Ölüm Özet-Latife Tekin
Son dönem Türk edebiyatının en önemli romancılarından biri olan Latife Tekin'in Sevgili Arsız Ölüm isimli romanının başkahramanı Huvat'tır. Huvat, bir gün köye başı açık, yanağı al bir kadın olan Atiye’yi, getirmiştir. Köylüler, Atiye'den o denli çekinmiştir ki köydeki tüm olumsuzlukların onun uğursuzluğundan gerçekleştiğini düşünür ve Atiye'yi ahıra koyarlar. Hemen hemen altı ay ahırda duran Atiye, burada bir çocuk doğurunca köylüler, Atiye'nin bir yaratık olmadığını, kendilerine benzer insan olduğunu düşünmeye başlamış ve Atiye'yi ahırdan çıkarmıştır. Dünyaya gelen çocuğa da Nuğber ismi verilmiştir. Nuğber’in ardından Halil, Seyit, Mahmut ve Dirmit adlarını taşıyan 4 çocuğu daha dünyaya gelmiştir. Bu esnada dedikodulara göre Huvat, Ermeni bir kadına tutulmuş ve bundan dolayı da dinini değiştirmiştir. Huvat’ın büyük çocuğu, babasını Ermeni kadından zorla almıştır, annesiyle nikahlarını tazeletmiştir ve babasını evden dışarı çıkarmamamıştır. Halil de Zekiye isimli bir kız ile evlenmiştir.
Bu olayların ardından Huvat, ailesini de yanına alıp kente göç eder. Kente göç etmelerinin ardından terslikler onların peşini bırakmaz. Huvat, eskiden olduğu gibi iş yapamamaktadır. Büyük oğlu Halil de çalışmaya yanaşmamaktadır. İş konusunda tek hevesli çocuk Seyit’tir. Evi de o geçindirmeye başlamıştır. Seyit'in çalışmasını fırsat olarak gören Huvat, iyice tembelleşmiştir, elinde dinsel kitaplar ile gezinmeye başlamıştır. Atiye de evlerinde ne yaşanırsa yaşansın her şeyi büyü ile kurşun döktürme ile çözümlemeye çalışmaktadır. Eşinden soğuyan Halil’e bir sürü büyü yapmıştır.
Büyük kızları evde olduğu için çok iyi tanınmadıkları biriyle evlendirmişlerdir. Atiye ölüm numarası yaparak en sonunda ciddi ciddi hasta olmuştur. Azrail ile daha fazla kavga etmemektedir artık. Son dileği çocuklarının geleceğini görmektir. Onlara geleceklerini anlatmayacağıyla ilgili birçok yemin etmiştir fakat Dirmit’i elinde al bayrak ile koştuğunu, Halil’i yanında Zekiye ve oğlu ile yürüdüğünü, Seyit’i elinde bir kaynak makinesi, başında bir kasket ile gördüğünü, Mahmut’u kocaman çelik gönyeler, pergeller ve gitar ile gördüğünü, zavallı Nuğber’i de kocasız gördüğünü söylemiştir.