Yeraltı Edebiyatı Nedir?
Yeraltı edebiyatı nedir? Özellikleri nelerdir? Yeraltı edebiyatında işlenen konular... Kişilerin özelikleri... Detaylar Butik Kitap'ta...
Yeraltı edebiyatı nedir?
Yeraltı edebiyatı bilinç üstüne çıkmamış deneyimlerin anlatıldığı edebiyat türüdür. Standart bir yaşamı bulunmayan kahramanların yaşadığı dünyaların anlatıldığı yeraltı edebiyatında olaylar arka sokaklarda, karanlık dehlizlerde, herkesin çok da uğramadığı mekanlarda geçer. Yeraltı edebiyatında şu konular çokça işlenir:
- Cinsellik
- Şiddet
- Suç
- Uyuşturucu bağımlılığı
- Ahlak kurallarına aykırı davranışlar
- Ölüm
- Eşcinsellik
- Anormal her türlü durum.
Bütün bu konular, insan psikolojisizinin elverdiği ölçüde ve bilinçaltının da devreye sokulmasıyla işlenir. Normal bir hayat yaşayanlara ürkütücü gelen bir atmosfer yaratılır ki en önemli özelliği de o ürkütücü atmosferdir.
Yeraltı edebiyatı kapitalist düzene karşıdır
Kapitalizmin insan doğasını bozduğunu belirten bir başkaldırıya sahip olan yeraltı edebiyatı ürünleri, okuru gerçekle hayal arasında bir ara yerde bırakır. Okur, yaşadıklarının en olduğunu çok anlayamaz. Seks bağımlılarıyla karşılaşır. Arka sokaklarda, hanların ve pasajların bodrum katlarında uyuşturucu kullanan insanlar ve transseksüeller yaşamlarını sürer. İşsiz ve evsiz insanlar vardır. Suç işlemeyi normal bir şey olarak görenler ahlak yasalarını tanımaz. Bastırılmış hangi duygular varsa bu edebiyatta ortaya çıkar. Bütün bunların sorumlusunun da kapitalist ekonomik düzen olduğu savunulur. Paranın tek mabut olduğu bir dünyada emek sömrüsünün normalleşmesi yaşamın da çekilmez bir hal almasına yol açmıştır. Yeraltı edebiyatında görmezden gelinen herkes bulunur. Belli bir jargonları vardır ve bununla konuşurlar. Normal bir hayat yaşayanları anormal olarak gören karakterler, bu dünyaya sanki sadece zevk almak için gelmişlerdir. Oysa bu insanların içlerinde büyük bir acı vardır ve bu acı, onların tuhaf, herkeste rastlanmayan davranışlar sergilemesine yol açmaktır.
Başkaldırı, güç gösterisi, sadizm, serbest cinsel aşk, şiddetin her türlüsü yeraltı edebiyatında normal karşılanır. Yazarlar, bu tabloları canlı bir biçimde çizer. Okuru, olayların içine çekerek yaşananların gerçekliği konusunda okuru şüpheye düşürmez. Hayallerin sınırlarına kadar götürdüğü okuru, orada bırakır ve eseri okuyup bitirdikten sonra okurda derin bir korku ve çaresizlik duygusu oluşturur. Ki zaten bu eserlerin özelliği de budur.