Genç Kız Kalbi Romanının Özeti | Mehmet Rauf
Genç Kız Kalbi romanının özeti... Mehmet Rauf... Servet-i Fünun edebiyatı... Edebiyat-ı Cedide... Yeni Türk edebiyatı... Detaylar Butik Kitap'ta....
Genç Kız Kalbi, Batılı olarak yetiştirilen, Batı müziğini bilen, piyano çalabilen ve devamlı olarak okuyan eğitimli bir kız olan Pervin’in öyküsüdür. İzmir’de yaşar fakat hep İstanbul'u hayal ederek yaşar. Çünkü İzmir onun için sahip olduğu değerlerle ilgili olarak çok geri ve dar bir kenttir. Aradıklarını ve hayallerini sadece İstanbul’da bulacağına inanır. Çok ısrar etmesiyle babası onu İstanbul’daki amcasının yanına yollar. Büyük umutlar ile İstanbul’a gelen Pervin ciddi bir hayal kırıklığına uğrar. İstanbul hiç de hayalindeki gibi değildir. Henüz limana ayak basar basmaz düş kırıklığı yaşar. Kadın erkek ilişkileri, insanların görgüsüz ve basit davranışları ona hayal kırıklığı yaşatan diğer hususlardır. Öte yandan gerçek bir aşkla evlenebileceği bir erkeği ancak İstanbul’da bulabileceğini düşünen Pervin, bu konuda da hayal kırıklığına uğramışken amcasının akrabası Mehmet Behiç adlı bir şairle tanışır. Mehmet Behiç, tam bir Avrupalı gibi giyinir ve bize ait hiçbir şeyi beğenmez. Özellikle musiki konusundaki ortak zevkleri aralarında bir yakınlığın başlamasına sebep olur. Ancak bu yakınlaşmada sadece Pervin, gerçek aşkı arayan durumundadır. Bu arada annesi İzmir’den bir mektup yollar ve kendisini bir jandarma subayının istediğini, onu reddetmemesi gerektiğini yazar. Ancak feminist düşüncelere sahip olan Pervin, böyle bir evliliği düşünmez bile. Ayrıca gönlünü kaptırdığı ve kendisine karşı ilgisiz olmadığını düşündüğü Mehmet Behiç de vardır. Hemen ret cevabı yazar. Durumdan şüphelenen amca, Mehmet Behiç’e niyetini sorar. Pervin’in güzel olduğunu, ancak zengin olmadığı için evlenemeyeceği cevabını alır. Cevabı amcasından öğrenen Pervin bir kere daha hayal kırıklığına uğrar ve ailesinin tavsiye ettiği kişiyle evlenmek üzere İzmir’e dönmeye karar verir. Görüldüğü gibi roman tam anlamıyla bir hayal - gerçek çatışmasına dayanmaktadır. Bir yanda “ölünceye kadar onun yanında yaşamak” hülyasıyla yaşayan Pervin, diğer yanda “yaşamak için insana hayat lazım, hayal değil diyen Behiç bu çatışmanın iki ucunu teşkil ederler.