Halit Fahri Ozansoy Kimdir? Şiirlerinden Örnekler
Halit Fahri Ozansoy kimdir? Şiirlerinden örnekler... Beş Hececiler... Milli Edebiyat... Türk şiiri... Detaylar Butik Kitap'ta...
Halit Fahri Ozansoy kimdir?
Halit Fahri Ozansoy, 1891 senesinde İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Galatasaray Lisesi'ni bitirmesinin ardından Muğla’da edebiyat öğretmenliğine başlamıştır. Muğla’nın haricinde Konya’da da öğretmenlik yapan Halit Fahri, sonrada İstanbul’a gelmiştir ve artık öğretmenlik mesleğini burada devam ettirmiştir. İlk şiirlerini lisedeyken farklı dergilerde yayımlamıştır ve adını ilk defa aruz ile kaleme aldığı şiirler ile duyurmuştur. Ardından, Yeni Mecmua’da art arda hece vezni ile şiirler yazmış ve Beş Hececiler arasında yerini almıştır. Şiirlerinde aşk ve ölüm temalarına çok fazla yer vermiştir. Sanatçı, şiirleri haricinde roman, anı ve tiyatro vb. edebi türlerde de yapıtlar üretmiştir.
Şiirlerinden örnekler
Aruza Veda
İlk hasretiyle gençliğimin ilk elemleri
Ey paslı tellerinde gülen, ağlayan aruz
Ey eski dost yâd edelim eski demleri
Madem ki son sadânı dağıtmış, yorulmuşuz!
Anlat alevli bir çölün üstünde ansızın
Billur sesinle hıçkırarak doğduğun günü.
Binbir diyarda binbir ilahi güzel kızın
Anlat nasıl terennümün inletti gönlünü.
Neydin gönülde, şimdi ne oldun zavallı sen
Hıçkır benim de bari bu son gizli nalemi.
Timsalin asumanda ziyalarla işlenen
Bir pembe gül mü, yoksa bir altın piyale mi?
Akşam gruba karşı tüten bir buhurdanın
Hüznüyle şahit olma nihayet zevaline.
İran yoluyla Zühre tâcın, nağme kervanın
Şâhane geldiğin gibi şâhane git yine.
Biz şimdi başka bir ahenge bağlıyız:
Aşk sazıyla geldi erenler bu meclise
Yalnız bugün senin gibi ölgün sadâlıyız
Zira bu saz da parçalanır gülmek istese.
İncitmeden rübabını insafsız ellerin
Zalim temaslarıyla zamanın sitemleri
Ah ayrılırken, inleyerek paslı tellerin
Ey eski dost, yad edelim eski demleri...
Anadolu Akşamı
Bir mektup parçası
Sevgilim, ne kadar hüzünlü bilsen
Bu ölgün akşamın ölgün bestesi,
Uzak tepelerden, dağlardan esen
Aşina olduğum rüzgarın sesi.
Gölgeler içinde ağaçlar yorgun,
Her tarafta yetim bir tevekkül var.
Sanki fısıldıyor Anadolu'nun
Uyuyan ruhuna ninniler rüzgar.
Sürüler iniyor karşı bayırdan,
Günün son ışığı vurmuş dereye.
Bir Muğla türküsü yükseldi kırdan:
"Ayşem, aygın baygın Ayşem, nereye? "