Romantizm Nedir? Özellikleri Nelerdir?
Romantizm nedir? Özellikleri nelerdir? Edebiyat akımları... Yazın akımları... Edebi akımlar... Romantizm... Detaylar Butik Kitap'ta...
Romantizm nedir? Özellikleri nelerdir?
İlk olarak J. J. Rousseau eserinde göl tasviri yaparken “romantik” bir bölge olduğundan bahseder. İngiltere’de klasizme tepki olarak XVIII. yüzyılda A. A. Cooper’in kurduğu “Duygu Okulu” romantizmin oluşumuna zemin hazırlayan en büyük adım olmuştu. Romantizm, Fransız İhtilâli ortamında klasizmin akılcılığına tepki olarak doğmuştur. Victor Hugo Cromwell adlı eserinin ön sözünde romantizmin ilkelerini anlatmıştır. Namık Kemal de Celaleddin Harzemşah isimli tiyatrosunun ön sözünde klasizmi eleştirerek romantik ilkelere yer vermiştir. İnsanın duygusal yönünü vurgulamış, bireyselliği savunmuş, doğaya yönelmeyi esas almış, yerlilik ve millilik vurgusu yapmıştır. XIX. Yüzyılın başlarından itibaren hemen hemen her Avrupa ülkesine yayılan romantizm, edebiyatın yanı sıra resim, müzik gibi diğer güzel sanatlarda da etkisini göstermiştir. Romantizmin doğuşunda Fransız İhtilâli, aydınlanma ile birlikte kâğıt ve matbaanın kullanılması, fikir özgürlüğünün giderek yayılması gibi nedenler etkili olmuştur. Temel ilkeleri şunlardır:
- İnsan dış dünyada duyularıyla sezinlediği şeyleri akıl süzgecinden geçirerek bilgiye ulaşır.
- İnsan iyi-kötü ayrımını aklıyla değil, ahlaki değerlerle daha iyi yapabilir.
- Her insan doğuştan iyidir. Yalnız kendi özü olan doğadan kopan insan kötüdür.
- Sosyal düzene ve bu düzenin kurumlarına karşı çıkarlar. Dolayısıyla doğaya yönelen bu okulun mensupları doğanın bir parçası olan hayvanlara da sevgiyle yaklaşırlar.
- Bu sevgi ile doğaya yöneliş edebiyatta egzotizm kavramını doğurur. Egzotizm; bir eserde uzak ülkelerdeki olayları, kişileri, o bölgeye has unsurları yansıtmaktır.
Romantik akımın etkisiyle yazılan eserlerde belli başlı romantizme ait unsurlar bulunur. Bu unsurlar kısaca şöyle özetlenebilir:
- Hürriyet (Bağımsızlık) İsteği: Bu kavramı Victor Hugo “Edebiyatta gerçekleşen Fransız İhtilali” olarak açıklar. Mevcut düzen ve kurumlara karşı oluş, başkaldırış, isyan olarak açıklanan bu istekte sanatçı kısıtlanmamalı, yaratıcılığı ve hayal gücü serbest bırakılmalıdır.
- İnsanı Merkeze Alma: Her şeyin kaynağı insandır, bu sebepten insan evrenin temelidir. Romantikler insanı her yönüyle ifade etmeye çalışırlar. İnsanın duyguları, ihtirasları sanat eserinde anlatılır.
- İnsanın Duygularını Ön Plana Çıkarma: Her sanatçı kendi anlatım şekline göre insanın duygularını eserlerinde dile getirmelidir. İnsanın duygusal yönünü ihmal etmemek için salt aklın rehberliğini kabul etmez.
- Duyarlılık: Romantizm duyarlılığı kötümser, bir çeşit melankolik bir duyarlılıktır. Eserlerinde canlılıktan ziyade ölüm, yaz yerine sonbahar gibi hüzün verici olaylar daha fazla tercih edilir.
- Bireysel ve Lirik Olma: Romantik sanatçı bireyseldir. Temel kaynağı da zaten bu ilkeye dayanan romantizmde, sanatçının kendi duygu ve düşüncesi, hayal gücü daima ön plandadır. Eserin değeri sanatçının değerinden doğar. Eserlerinde tip değil karakter daima ön planda tutulur.
- Doğaya Yönelme: Klasik sanatçılarda doğa “insan ruhu, psikolojisi” olarak anlatılırken, romantiklerde “dış dünya” olarak ele alınır. Doğa romantik sanatçılarda en fazla kullanılan konudur.
- Hristiyanlık: Romantikler eserlerinde dini duygulara geniş yer vermiştir.
- Yerli Olma: Kültürlerine yönelme, milli olan, ulusal olan, folklorik ögeler romantik eserlerde ön plana çıkmıştır.
- Tasvir: Romantik sanatçılar gerek şiirde gerekse düzyazı gibi türlerde fazlasıyla tasvire yer vermişlerdir. Tasvir göründüğü gerçekliğiyle değil, yazarda bıraktığı izlenim olarak yer alır.
- Üslup: İlk olarak klasikçilerin yaptığı gibi günlük konuşma dilinden uzak dil anlayışına karşı çıkmışlar ve halk içinde yaşayan, herkesin anlayabileceği bir dille ifade etmeyi tercih etmişlerdir.
- Romantik Sanatçı ve Eserleri: Jean Jacques Rousseau (Toplum Sözleşmesi, İtiraflar), Goethe (Genç Werther’in Acıları, Faust, Wihelm Meister), Lamartine (Şairane Düşünceler), Puşkin (Yüzbaşının Kızı), Dumas (Üç Silahşörler, Monte Cristo Kontu), Victor Hugo (Notre-Dame de Paris, Sefiller), Edgar Allan Poe (Çanlar, İşitilmedik Hikâyeler), Alfred de Musset (Bir Zamane Çocuğunun İtirafları)
- Türk edebiyatında ise; Şemseddin Sami, Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi romantik akımın temsilcileridir.
HÜZÜN
Gücüm, hayatım, nem varsa kaybettim;
Kaybettim, ah dostlarım, neşemi;
Kalmadı hatta kibrim, azamaetim;
Oydu vehmettiren dahiliğimi
“Hakikat budur.” Dedikleri zaman,
Karşımda sahiden bir dost zannettim.
Hakikati anlayıp duyduğum an;
Çoktandır galip gelmişti nefretim.
Ama işte hakikat ebedidir;
Yaşarsa bir kimse ondan bihaber
Alemde ömrünce gafil kişidir.
Tanrı soruyor, cevap vermek ister,
İyi ki ağlamışım ara sıra;
Elimde kalan servet bu, dünyada. (Alfred de Musset)