Ahmedi Kimdir? Eserleri Nelerdir?
Ahmedi kimdir? Eserleri nelerdir? Divan edebiyatı... Eski Türk edebiyatı... Klasik Türk edebiyatı... Detaylar Butik Kitap'ta...
Ahmedi kimdir? Eserleri nelerdir?
Asıl adı Taceddin İbrahim’dir. Anadolu’nun dışında Mısır’da da bulunmuştur. Mısır’da eğitim almıştır. Çelebi Mehmet zamanında Amasya’da bulunmuştur. Arap ve Fars edebiyatı unsurlarını Türk edebiyatına taşırken millîliğini kaybetmeyen Ahmedî’nin öğreticilik yönü bulunmaktadır. Şiiri ve sanatı ile övünen ve kendini beğenen Ahmedî, şiirlerinin ancak Lebîd, Kemâl-i Hucendî ve Gülşehrî tarafından değerlendirebileceğini belirtmiş, kendisini devrinin Hassân’ı olarak görmüştür. Selmân ve Sa’dî’den üstün olduğunu söylemiş, Elvan Çelebi, Şeyhoğlu Mustafa ve Kemaloğlu gibi kendinden önceki ve devrinin bazı şairlerini daha çok kişiliklerinden dolayı eleştirmiştir. Ahmedî’nin çok sayıda gazelinde, Türkçenin yapısına uymayan ifade şekillerini, özellikle “-ki”li cümleleri kullanması yüzünden lirizmde geri kaldığı ve ifadesinde tutukluk olduğu görülür. Şiirlerinde gerçekçidir ve bazen resmeder gibi gazeller yazar. Türkçenin işlenmesine ve gelişmesine eserleriyle büyük katkı sağlayan şair, Divan şiirinin Hoca Dehhânî’den sonra Kadı Burhaneddin ile birlikte kurucuları arasında yer alır.
- Ahmedî’nin şiirlerinde Gülşehrî’de olduğu gibi varlığı eski Türk şiirine kadar çıkan “dedim-dedi” şeklinde veya “sorulu-cevaplı” karşılıklı söyleyişler, atışmalar ve münazaralar da görülür.
- Ahmedî, mevsimleri -bahariyye ve hazaniyye- kasidelerinde işleyen ilk şairdir.
- Nef’i’den daha fazla kaside yazmıştır. Çağdaşlarına göre en çok kaside yazan şairidir. Ahmedî’yi kasidede sayı bakımından geçen şair Zâtî’dir.
- Ahmedî, Bursa için yazdığı kaside ile Türk edebiyatında ilk şehir kasidesi yazan şair unvanını almıştır. Kasidenin ikinci kısmında Bursa halkını yermiştir.
- Süleyman Şah için yazdığı mersiye, türünün Türk edebiyatındaki ilk örneğidir.
- Divan sahibi ilk Anadolu şairidir. Türk Divan şiirinin kurucularından biri olarak kabul edilir.
- Kaside, gazel, terkîb-i bend ve tercî’-i bend nazım şekliyle yazılmış şiirlerden oluşan Divan’da 750 gazel, harf sırasına göre düzenlenmiş 73 kaside, 2 tercî’-i bend, 7 terkîb-i bend ve bir muhammes olmak üzere 833 manzume vardır.
- Ahmedî’nin, “Cihândan ben usanmışam bana sini gerek sini/Kamulardan uşanmışam bana sini gerek sini” beytiyle başlayan gazeli, Yunus’a bir naziredir ve baştan sona Yunus’un fikir ve söyleyişini yansıtır.
- Ahmet Paşa ve Nedim onun şiirlerine nazireler yazmıştır.
- Ahmedî, en önemli eseri olan İskender-nâme’yi, Firdevsî’ye dayanmakla birlikte Nizâmî’den çevirerek ve yaptığı eklemelerle telif duruma getirmiştir.
- İskender-name, edebiyatımızda bu konuda yazılan mesnevilerin ilk ve en başarılı örnektir.
- İskender-nâme’de Makedonyalı Büyük İskender’in doğu ülkelerine yaptığı seferler ve fetihler efsaneleştirilerek anlatılmıştır.
- İskender-name’de astronomi, fen, matematik, toplumbilim alanlarında bilgiler de bulunmaktadır.
- İskender-name’de Aristo aklı, İskender ruhu, İskender’in savaştığı Dara ise nefsi temsil eder. Yani eser alegoriközellikler taşımaktadır.
- İskender-name’nin sonunda, Türkçe ilk Osmanlı tarihi olarak bilinen “Dastan-ı Tevarih-i Müluk-ı Al-i Osman” ile “Mevlid” (1390) yer almaktadır yer almaktadır. Mevlid türünün onunla birlikte ortaya çıktığı kabul edilir.Aynı devrin şairlerinden Erzurumlu Mustafa Darîr de Sîretü’n-Nebî adlı eserinde sadece Peygamber’in doğumunu konu edinen bir mevlide yer vermiştir.
- Ahmedî, Emir Süleyman’ın isteği üzerine, Selmân-ı Savecî’nin 1403 yılında yazdığı Cemşîd ü Hurşîd adlımesneviyi çevirmiş ve bu eseri, eklemelerle telif durumuna getirmiştir. Mefâ‘îlün mefâ‘îlün fe‘ûlün vezni ile yazılan mesnevi, 4798 beyittir.
- Cemşid ü Hurşid’de, Çin fağfurunun oğlu Cemşîd ile Rum kayserinin kızı Hurşid arasında geçen aşk hikâyesini anlatmıştır.
- Ahmedî, İskender-nâme’nin başında yer alan “Münâzara-i Şem‘ bâ-micmer” (Mum’un buhurdan ile Münazarası) şiirine, Cemşîd ü Hurşîd’in sonunda tekrar yer vermiştir.
- Ahmedî Cemşîd ü Hurşîd’in “Fi’t-temsîl ve’t-Te’vîl” kısmında Cemşîd ve Hurşîd’in neleri temsil ettiklerini açıklayıp dünyanın fâniliğini anlatmıştır.
- Tıpla ilgili olan Tervîhü’l-Ervâh adlı mesnevi, 4607 beyittir. Mefâ‘îlün mefâ‘îlün fe‘ûlün vezni ile yazılmıştır.
- Farsça mensur-manzum bir risale olan Bedâyi’u’s-Sihr fî-Sanâyi’i’ş-Şi’r’i, Reşîdüddîn Vatvât’ın Hadâ’iku’s-Sihr fî-Dekâ‘iki‘ş-Şi‘r adlı eserindeki edebî sanatlara ait açıklamaları özetleyip Farsça örnekleri artırmak suretiyle meydana getirmiştir. Şair, bu eserde kendi şiirlerinden örneklere de yer vermiştir.
- Arapça-Farsça manzum bir sözlük olan Mirkâtü’l-Edeb’i, Aydınoğulları’ndan Ayas Bey’in oğlu Musa Bey için yazmıştır.
- Mirkâtü’l-Edeb’in sonunda Mîzânü’l- Edeb ve Mi‘yârü’l-Edeb adlı iki Farsça kaside bulunmaktadır. Mîzânü’l-Edeb, 195 beyit olup fâ‘ilâtün fâ‘ilâtün fâ‘ilâtün fâ‘ilün vezniyle yazılmış, Arapça sarf (kelime bilgisi, morfoloji) kuralları anlatılmıştır. Mi‘yârü’l-Edeb’de ise Arapça nahiv (söz dizimi, cümle, sentaks) kuralları anlatmıştır.
