Fecr-i Ati Dönemi ve Özellikleri

Fecr-i Ati dönemi ve özellikleri... Sanat şahsi ve muhteremdir. Fecri ati, geleceğin sabahı... Ahmet Haşim ve diğer sanatçılar... Detaylar Butik Kitap'ta...

10 Sep 2021 Genel 1103

Fecr-i Ati dönemi ve özellikleri

Uzun bir baskı devrinden sonra Osmanlı içte ve dışta pek çok güçlük ile karşı karşıya gelmiştir. Kimi genç münevverlerin idareye egemen olması ile devlet olmadık durumlara düşmüştür ve yıkılma evresine girmiştir. 1911 senesinde Trablusgarp Savaşı’nın, 1912 senesinde de Balkan Savaşlarının başlaması ile Osmanlının gidişatı daha da kötüleşmiştir. Ülkenin problemlerinin artığı bu senelerde yazının bütün bunlara ilgisiz kalması beklemez. Servet-i Fünun dergisinin kapatılmasından sonra dağılan kimi sanatçıların da katılımı ile yazında yeni bir devir açılmıştır: Fecr-i Ati (Geleceğin Işığı). 1908 senesinden sonra II. Meşrutiyet’in ilanının ardından devlete hâkim egemen olan rahatlık, Fecr-i Ati’nin doğuşunu kolay bir hale getirmiştir.

Ahmet Haşim, Aka Gündüz, Ali Canip Yöntem, Mehmet Behçet gibi edebiyatçılar, 1908’ senesinde ortaya çıkan Servet-i Fünuncularla mücadele etmiştir. Bu kişilere daha sonra Yakup Kadri, Mehmet Fuat, Cemil Süleyman de eklenmiştir. Başta farklı dergilerde dağınık olarak yazılarını neşreden bu kişiler bir süre sonra birleşmiştir ve 20 Mart 1909’da gerçekleştirilen bir toplantı ile yeni bir edebiyat topluluğu oluşturmaya karar vermişlerdir. Topluluğa "Fecr-i Ati" adının verilmesinin ardından aynı adla bir derginin yayımlanmasına karar verilse de Servet-i fünun dergisinde yazma düşüncesinden sonra yeni bir derginin yayımlanması gerekli görülmemiştir. 1910 senesinde topluluk kendini Servet-i Fünun dergisinde yayınlanan bildiri ile resmi olarak duyurmuştur. Servet-i Fünun yazınına karşı pek çok lekeleme girişimleri olsa da etkili olmamıştır. Bu topluluğun sanat anlayışı “Sanat şahsi ve muhteremdir.” olmuştur. Fecr-i Aticiler, yayınladıkları bildiride ereklerini ifade etmiştir ancak bunlara ulaşamamışlardır. Servetifünun edebiyatını sürekli eleştirseler de onların devamı olma niteliğinden kaçamadılar.