Cahit Sıtkı Tarancı Kimdir? Şiirlerinden Örnekler

Cahit Sıtkı Tarancı kimdir? Şiirlerinden örnekler... Cumhuriyet dönemi Türk şiiri... Modern Türk şiiri... Çağdaş Türk şiiri... Detaylar Butik Kitap'ta...

14 May 2022 Genel 420

Cahit Sıtkı Tarancı kimdir? Şiirlerinden örnekler

Cahit Sıtkı Tarancı, 1910 yılında Diyarbakır’da doğmuştur. Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinin öncülerinden biri olan şair, yazınımızda “Otuz Beş Yaş” şairi olarak bilinmektedir. Çok bilinen başka şiirleri de Desem ki ve Gün Eksilmesin Penceremden isimli eserleridir. Hece ölçüsünü çok iyi kullanan, fakat bunun yanı sıra serbest şiirler de kaleme alan sanatçı için estetik hassasiyet ön plandadır. Sözcük tercihindeki titizliği, sözcükleri şiire yerleştirme kudreti ile öne çıkan şair, şiire ilişkin fikirlerini Ziya’ya Mektuplar’da belirtmiştir. Buna göre bir ara sosyal gerçekçi olan sanatçı, genel olarak bireysel planda kalmıştır. Cahit Sıtkı, eserlerinin birçoğunda ölüm temasını işlemiştir. Şiirde şekle, kafiyeyyle ahenge önem vermiştir. Cahit Sıtkı’da romantizmle simgecilik akımlarının tesirleri vardır. Şiirlerini hece ölçüsü ile kaleme almıştır. Hece ölçüsü ile kaleme aldığı şiirlerin haricinde serbest şiirleri de vardır. Serbest şiirler yazmasında Garipçilerin tesiri bulunmaktadır.

Eserleri:

Şiir: Otuz Beş Yaş, Düşten Güzel, Ömrümde Sükût, Sonrası

Mektup: Ziya’ya Mektupla

Otuz Beş Yaş

Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz;
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim:
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim
Yalandır kaygısız olduğum yalan.

Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.

N'eylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak.
Taht misali o musalla taşında.